Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Öztürk, Rusya-Ukrayna krizini tarihsel boyutuyla ele aldı.
Prof. Dr. Öztürk, son dönemde yaşanan Rusya-Ukrayna krizinin Putin liderliğindeki Rusya’nın Sovyetler Birliği dönemindeki en geniş sınırlarına ulaşma politikasından kaynaklandığını belirterek, Putin’in de bu gerçeği bizzat dünyaya açıklamaktan çekinmediğine dikkat çekti.
Öztürk, Ukrayna sorununun tarihi derinlikleri olan, köklü bir sorun olduğuna değinerek, Ukrayna’nın, Rus yayılmasında ve Büyük Rusya hayalinde Rusya’nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu ifade etti. İki devletin farklı kültürlerden geldiğini söyleyen Öztürk, “Ukrayna halkı günümüz Rus Devleti’ne tabi Ruslar ile aynı kültüre ve dünya görüşüne sahip değildir. Ukraynaca Rusçadan önemli ölçüde farklı bir dildir. Ukrayna tarihi 14. yüzyıldan itibaren Rus tarihinden ayrı gelişmiştir. Ukrayna zaman içinde Avrupa kültürü içindeki yerini almış, Rusya’dan farklı bir millet haline gelmiştir. Rusya ve onun şimdiki lideri Putin, sınırlarında kendisinden farklı, batılı değerleri içselleştirme noktasında benimsemiş, demokrasiye büyük ölçüde geçmiş, hukukunu ve eğitimini modern hür ilkeler içinde yapılandırmış olan Ukrayna’dan rahatsızlık duymakta; bunun diğer ülkelere emsal teşkil etmesinden endişe etmektedir” dedi.
“İlk adım Gürcistan’da atıldı”
Ukrayna’nın işgalinin uzun vadeli Rus stratejisinin günümüzdeki ayağını oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Öztürk, Putin Rusya’sının Eski Sovyetler Birliği egemenlik alanını yeniden inşa etmekte kararlı olduğunu ve bu amaca ulaşmak için kararlı bir politika izlendiğini belirtti. Öztürk, bu bağlamda, “Rusya belirtilen temel amacına ulaşmak için önce 2008’de Gürcistan’a kanlı bir müdahalede bulundu. Osetya’da büyük çaplı çarpışmalar sonunda Osetya ve Abhazya özerk cumhuriyetler haline getirilerek Gürcistan’dan koparıldı. Bunu Kırım’ın işgali izledi. Rusya, 2014’te Ukrayna’ya bağlı özerk cumhuriyet olan Kırım’ı işgal ettikten sonra, Gürcistan’da izlediği taktik ile bu kez Kırım’ın Ukrayna’dan bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ilan etti. Ardından bir halk oylaması yaparak çoğunluğu teşkil eden Ruslar vasıtası ile Kırım halkının Rusya’ya bağlanmak istediğini, bu nedenle Rusya’ya bağlandığını bildirdi. Bu kararı Rusya dışında gerçek bağımsız ülkelerden tanıyan olmadı. Anlaşılacağı üzere Rusya Kafkasya ve Kuzey Karadeniz sahillerinde temel hedeflerini gerçekleştirdikten sonra şimdi temel hedefi olan Ukrayna’ya saldırmış ve saldırısını sürdürmektedir” diyerek yakın tarihte tanıklık ettiğimiz süreçlerin Rusya’nın uzun vadeli hedefleri ve politikaları içindeki önemini özetledi.
“Ukrayna halkı bağımsızlık duygusuna sahip”
Mevcut durumda Ukrayna halkını ciddi sıkıntıların beklediğini söyleyen Öztürk, Rusya’nın Ukrayna direnişinin gücünün farkına vardığında ne kadar büyük yanlış yaptığını anlayacağı görüşünü ifade etti. Öztürk, “Mazlum Ukrayna halkı, tarihinde bu tür trajik hadiselerle karşılaşmış ve hepsinin kısa veya uzun süre içinde üstesinden gelmiştir. Ukrayna halkı ülkesine, devletine bağlı, Rusya karşısında mutlak bağımsızlık duygusuna sahip, kültür ve medeniyet bakımından Rusya’dan daha ileri düzeyde bir halktır” dedi.
“Türk hükûmetinin politikası yerinde”
Türkiye’nin bu krizden nasıl etkilenebileceğine ve durum karşısında nasıl bir politika izlemesi gerektiği hususlarında da görüşlerini belirten Öztürk, “Türkiye’nin tek başına izleyeceği bir politika söz konusu değildir. Türkiye ait olduğu NATO Savunma Paktına dâhil ülkelerle iş birliği içinde hareket etmeli, Ukrayna’nın bağımsız ve kendi kaderini tayin etme ilkesine sahip bir ülke olduğunu çekinmeden ilan etmeli, Ukrayna halkı ile birlikte olduğunu göstermelidir. Bunu elbette reel politik esaslar çerçevesinde yapmalıdır. Türk hükûmeti de aynı anlayışla hareket ederek Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesini kesinlikle tanımadığını ilan etti. Bu açıdan, hükûmetimizin politikasının yerinde olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Putin batağa saplandı”
Gerilim hakkında öngörülerde bulunan Prof. Dr. Öztürk, Putin’in uzun vadede büyük bir batağa saplandığını düşündüğünü ifade ederek şunları söyledi: “Putin Ukrayna’da amacına ulaştıktan sonra hızla Polonya ve Baltık’a sarkacak, Ukrayna’da yaptıklarını orada tekrarlayacaktır. Bu arada Balkanlar, Kafkasya, Karadeniz ve Türkiye bunaltıcı Rus tehdidi altına girecek, bunun doğuracağı psikolojik ve reel askeri sonuçlar Türkiye’yi diken üstünde yürümek zorunda bırakacaktır. Yunanistan hızla Rusya ile eski tarihi bağlarını kuracak, Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirme çabası içine girecektir. Ukrayna’nın Rus işgaline girmesi, Tüm Baltık ülkelerini, Karadeniz sahili ülkelerini, Balkanlar ve Kafkasya’yı ağır Rus tehdidi altında bırakır. Karadeniz yeniden Rus denizi haline gelir. Bunun ise Türkiye için çok ağır sonuçları olur.”
Öztürk son olarak, Rusya ile iyi geçinerek Türkiye’nin askeri, siyasi ve iktisadi çıkarlarını daha iyi koruyabileceğine dair iddiaların hiçbir reel geçerliliği olmadığını belirterek, “Türk-Rus tarihi bu anlayışın tümden yanlış olduğunu gösteren olaylarla doludur. Daha geçen yıl Suriye’de askerlerimiz Rus bombardımanı altında can verdiler. Suriye’de, Libya’da Türkiye’nin emelleri önünde engel olarak dikilen en önemli gücün Rusya olduğu unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.